Lezzet evi

Her gördüğünüz yüz gerçek değildir (Hikaye )
Karşılıklı olarak numaralarını verdiler.Bir anda kızın online ışığı sönmüştü.Emir şaşırmıştı ama yapacak bir şey yoktu.Telefonu çalmaya başladı.
– Efendim!
– Emir! Elektirikler kesildi kusura bakma.
– Burada kesinti yok.
– Bir resmini sayfana ekleseydin seni merak ediyorum.
– Beni bir resimle değerlendirmeni istemem
– Bakarız beğenmezsem aramam ona göre.
– Canın sağ olsun ben seni ararım yinede.
– Ama bende pek güzel sayılmam zaten
– Ben senin yüzünü bilemem ama içinin güzel olduğuna inanıyorum.
– Bence sende öylesin
– Teşekkür ederim seni arayacağım hadi iyi geceler Allaha emanet ol.
– Sende!
Genç kız sabah kalktığında aynanın karşısına geçip kensisini seyretti. Aklında Emir vardı. Onu çok merak ediyordu. Acaba beni beğenirmi diye düşündü. Ama beğenilmeyecek kız değildiki. Emir kendisini bir görse belkide değil Sakarya’ya evinin önünden başka yere gitmezdi.
Aradan yirmi gün geçmiş bu zaman içerisinde karşılıklı olarak bir birlerini aramışlardı. Emir gerçekten yoğun olduğunu söyleyip neler yaptığını anlatmıştı.
Bu iki görüşmeden sonra genç kız, Emir’i aklından çıkaramaz olmuştu. Sürekli onu düşünüyor onu görebilmek için yanıp tutuşuyordu.
Sonunda kararını verdi. Ailesine Sakarya’daki bir arkadaşına bir haftalığına misafirliğe gideceğini söylemişti.Ailesi ona bu konularda hiç karışmazlardı. Kızlarına güveniyorlardı.Daha öncede bir kaç kez arkadaşlarıyla tatile gitmişlerdi zaten..Cebine harçlığını koyup onu yolcu ettiler.Anneside babasıda çalışıyorlardı. Babası bir şirkette personel müdürü annesi ise sağlık bakanlığında memurluk yapıyordu.
Öğlen sonra bindiği otobüs akşam karanlığında Sakarya’ya ulaşmıştı.Günlerin en kısa olduğu dönemdi.Otobüsten inince elindeki adresi soruşturdu. Ya taksi,yada dolmuşa binmesi gerekiyordu.
İlk rasladığı taksiyi çevirdi. Hafiften bir sağanak yağmur başlamıştı. Bir süre sonra yağmur şiddetini artırmış silecekler olanca hızıyla camı silmek için çalışıyordu.
Yol biraz tenhalaşmış el ayak çekilmişti.Ağaçlık geniş bir arazinin yanından geçerken taksi zınk diye durdu.Kız tam ne oluyor diyecekken taksicinin genç bir adamla konuştuğunu gördü.Taksici:
– Hanım kardeşim şu arkadaşıda alabilirmiyiz yağmurda kalmasın.
Genç kız yağmurdan ıslanmış adamın yüzündeki koca kesik izini görünce korkmuştu.
– Lütfen devam ediniz bu taksiyi ben tuttum dedi.Taksici:
– Yahu insanlık öldümü arkadaşım o benim
– Size olmaz dedim.
Taksici öfkelenmişti.Adama gel işareti yaptı.
– Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz ?
Adam kapıyı açıp taksicinin yanındaki boş koltuğa oturunca genç kız paniklemişti.
– Çabuk dur ineceğim! Diye haykırdı.
– Yahu nereye iniyorsun bu yağmur yağışta ?
– Dur ineceğim diyorum sana..!
Taksici onun kapıyı açıp inmek için beklediğini görünce durdu. Kız valizini çekip aldı.Kapıyı öfkeyle çarptı.
Yağmur iyice şiddetlenmişti. Anında sırıl sıklam olmuştu.Uzaklaşan taksinin arkasından öfkeyle baktı.Taksi yüz metre kadar gitmiştiki durdu. Adamlar onu bu durumda bırakıp gidememiş geri dönmüş geliyorlardı.
Ama kızın bu davranışı anlaması farklı olmuş iyice paniklemişti.Valizi bırakıp ağaçlık alana doğru koşmaya başladı. Adamların ne kadar yaklaştıklarını görebilmek için arkasına dönünce birden gözünde şimçekler çaktı. Kafasını ağaç dallarından birine çarpıp kendinden geçmişti. O esnada kendilerine doğru hızla bir aracın yaklaştığını gören taksici ve arkadaşı geldikleri gibi hızla uzaklaştılar.
Gelen araç olayı görüp durmuştu. Araçtan inen adam yerde çamur deryasının içinde yatan kızı önce kontrol etti. Sonra onu kucakladığı gibi aracın arka koltuğuna yatırdı. Kendiside sırıl sıklam olmuş, yağmur içine işlemişti.
Aracı hareket ettirip klimayı üçüncü kademeye yükseltti.Biraz ilerleyince yol kenarındaki valizi görünce durdu. Valizi bagaja koyup yeniden hareket etti. Beş dakika sonra tek katlı bahçeli bir gecekondunun önünde durdu.Kızı kucaklayıp içeri taşıdı.
Buralarda yeniydi.Ne karakolu nede hastanenin nerede olduğunu bilmiyordu.Kızın kafasının kanadığını görünce ışığı açmadan onun üstünü değiştirdi. Üstüne eşofmanlarından birini giydirdi.
Eczaneye gitmesi gerekecekti.Evde yiyecek namına hiç bir şey yoktu. Önce bir markete daha sonra Nöbetçi Eczaneyi arayıp buldu.Eve geldiğinde poşetleri bırakınca yiyecek poşetinin birini eczanede unuttuğunu farketti. Kız halen baygındı.Tekrar aracına binip Eczaneye gidip unuttuğu poşeti aldı.Dönüş yolunda Polis devriyesi kendisini durdurdu.Kimlik kontrolü yapılıyordu. Aksilik üstünü değişirken sadece yanına para almıştı.Kimligi cüzdanı her şeyi evde kalmıştı.Ne dediyse anlatamadı. Sabaha kadar nezarette tutup sabah bıraktılar.İşe gitmesi gerekiyordu. Evdeki kıza nasılsa bir şey olmaz diye düşündü.Akşamı dar etti.İşten iki saat erken ayrılıp eve geldi kapıyı açmasıyla kafasında bir çatırtı kopmuş.Kendinden geçmişti.
Genç kız kapının girişindeki valizini alıp neredeyse bir gündür demir parmaklı penceresi ve kapısıyla hapsedildiğini evden uzaklaştı.
Elinde valizle cadde boyu yürüdü. Karnı fena halde acıkmış, başının ağrısı artmıştı.Yaşlı bir çifte kalbileceği bir yer ve lokanta sordu. Tarif edilen yeri görünce ilk defa yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.KEVSER KONAKLAMA TESİSLERİ Yazan bahçe kapısından girdi.Burada lokantalı bir pansiyon mevcuttu.Resepsiyonda kırklı yaşlarda güzel bir bayan vardı. Bir oda kiralayıp valizini bıraktıktan sonra lokantaya geçti.
İki gündür pansiyondaydı.Kendisini iyice toparlamış karnını doyurup Emir’i araştırmaya çıkacaktı.Tam yemeğini bitirmiştiki bahçe kapısının önüne yanaşan ticari taksiden inen sürücüyü tanıdı. Resepsiyona gidip acil polis çağırmalarını istedi.
Resepsiyondaki kadın şaşırmıştı ama ikiletmedi. Taksici inen yolcuların valizlerini indirmiş gitmeye hazırlanırken polis aracı arkasına durdu.
Pınar,polis aracının yanına koştu. Taksiciyi gösterip bu adamdan şikayetçiyim deyince karakolluk oldular.
Komiser her iki tarafıda dinleyince olayda bir gariplik olduğunu anlamıştı.İki gün önce benzer bir olayla karşılaşmışlardı.Evinde kafasına sert bir cisimle vurulan genç bir adam hastanelik olmuştu.
Dosyaları karıştırınca aradığını bulmuştu.Bir ekip gönderip Emir Aslan adlı kişiyi getirmelerini istedi.
Pınar kafasını yardığı gence baktı. Orta boylu kendisine çok yakışan hafif,kirli diye tabir edilen sakalları vardı.
Delikanlının ise kafasını yaran genç kızı gün ışığında ilk görüşüydü. Göz göze gelince bakışlarını kaçırdılar.
Baş komiser onları makamında bir araya getirip hepsine olayı bir kez daha anlattırınca her şey anlaşılmıştı.Taksici hata yapıp yolcu almış,kız daha sonra kapalı kaldığı eve kendisini onların getirdiğini sanıp korkulu saatler yaşamıştı.Kendisini yardım amacıyla evine getiren delikanlının başına vurup onu yaralayıp kaçmıştı.Önce taksici ve arkadaşı kızdan, kızda kafasını yardığı gençten özür dileyince mesele tatlıya bağlanmıştı. Önce taksici karakoldan ayrılıp gitti.Daha sonra genç delikanlı,arkasındanda genç kız çıktı. Emir saatine baktı,bu saatten sonra işe gidilmezdi arayıp gelemeyeceğini bidirdi.
O anda Pınar’da Emir’i arayıp,Sakarya’da olduğunu söyleyip onunla buluşmak için telefondaki numarasını tuşladı.
Emir uzaklaşırken telefonu titreşime geçti.Arayan Pınar’dı.
– Efendim Pınar!
– Selam nasılsın?
– Sağol sen nasılsın?
– İdare eder.Ben..Sözünü tamamlayamadı
Gür bir ezan sesi bir anda tüm sessizliği bozdu.
Emir kulağına dayadığı telefondaki ezan okuyan gür sesi iştince durdu.Sakarya ile istanbul’da aynı anda ezan okunuyor olamazdı.
– Pınar sen neredesin ?
– Sakarya’da bir karakolun önündeyim.Sen neredesin?
– Bende.Telefonu kapatıp bakarsan sana el sallıyorum
Kız şaşkın bir şekilde denileni yaparken kırk elli adım ilerde kendisine el sallayan karakoldaki genci gördü.
İkiside bir birlerine doğru yaklaşırken gülüyorlardı…
BU HİKAYENİN TÜM HAKLARI YAZARIMIZ METİN YİĞİT’E AİTTİR